“Öldükten sonra bizi ne bekliyor? Bu bilinmezlikte bizim de bir rolümüz olacak mı?” soruları ile DÜZENE MÜDAHELE EDEMEZSİN! “Bir insan ölümle burun buruna geldiğinde hayatta kalabilmek için sınırları ne kadar zorlayabilir?” soruları ile GÖZDEN ÇIKARILMIŞ ve SİS VE ELEKTRİK! “Uyku ve gerçeklik birbiriyle ne kadar bağlantılı? Birini kaybedersek ötekini koruyabilir miyiz?” soruları ile UYKUDAN ÖNCE! “Zaman nedir? Ve zaman herkes için aynı mı geçer?” soruları ile İÇGÜDÜ! “İntihar diye bir şey var mıdır yoksa intihar dediğimiz insanın içindeki bir kişiliğin bir başka kişiliğini öldürdüğü bir cinayet midir?” soruları ile SON HİKÂYE!

“İstanbul’da bir plazada çalışan bir beyaz yakalı bir gün hayatındaki her şeyin ne kadar rutine bindiğini fark eder ve bir oyun oynama kararı alır: çevresindeki gerçekten içten bir şekilde gülümseyen suratları saymak. Kendisi gibi hatırı sayılır bir miktar para kazanan, rezidanslarda yaşayan, belirli bir statü sahibi herkes mutsuzdur. Her gün sadece bir tane gerçekten gülümseyen surat görür: çalıştığı plazanın önünde sokak müziği yapmakta olan ve her sabah geçerken bozuk para attığı yaşlı ve evsiz, berduş adam. Kendisi gibi statü ve maddiyat sahibi insanlar gülümsemiyorken böylesi bir insanın hepsinden daha mutlu olduğunu görmesiyle bu işte bir terslik olduğunu fark eder ve sahip olduğu her şeyi ve herkesi arkasında bırakarak gördüğü evsiz sokak müzisyeniyle bir yolculuğa çıkar, yeni bir maceraya atılır.” Her biri hayatımızdaki bir başka önemli temayı sorgulatan kısa hikayelerle birlikte GÜLÜMSEYEN SURATLAR bir arayışın, bir sorgulamanın, yavaş yavaş filizlenen bir takıntının hikâyesi.